Çiğdem
Nenni Nenni
Yüreğimizden söküp atamayacağımız bir ağıt.
Bebek Ağıtının Hikâyesi (Avşar Ağıtı Orta Anadolu)
Aşiret bir gece yarısı Elmalı’dan yola çıkar. Elmalı dağının sık ve karanlık ormanları içinde yollarına devam ederlerken kötü bir tesadüf, çam dallarından biri zavallı yavrunun beşiğine takılır ve onu mayadan ayırır. Yavru, gecenin sessizliği içinde beşiğiyle çam dalına asılı kalır. Hiç bir şeyden haberi olmayan kafile, ertesi sabah obaya gelip konaklar. Meme vermek için yavrusunun yanına giden zavallı ana, yavrusunu bulamayınca çılgına döner. Döğünmeğe, yolunmağa başlar. Aşiret büyük bir üzüntü içine gömülür. Dayısı, amcasıyla birlikte geldikleri yoldan geriye dönerek yavruyu aramaya koyulurlar. Fakat ne çare ki bulamazlar.
Dayan ey dizlerim dayan,
Emmim atlı dayım yayan,
Nenni, nenni, bebek oy.
Bir kötüye kul eyledi,
Yaktı yıktı kül eyledi,
Nenni, nenni, bebek oy.
Yüksek mayaya koyduğum,
Yedi yılda bir bulduğum,
Nenni, nenni, bebek oy.
Tabancamın ipek bağı,
Baban bir aşiret beyi,
Kanlım oldun Çiçek dağı,
Nenni, nenni, bebek oy.
Derler ki, Akşamın karanlığında, el ayak çekildikten sonra, ortalardan kayboldu Fadime. Bir daha da gören olmadı. Ama bebeğin asılı kaldığı ağacın yakınından geçenler günün her saatinde, yanık içli bir kadın sesinin ağlayan, ağlatan yankılarını duydular uzun süre. Bu, oğlunu yitirdikten sonra, delirip dağlara düşen Fadime'nin sesidir diyor duyanlar.
Türkü, bu yürekler parçalayan yaşamın, ana gönlünde şekillenip, dilinden dökülen feryadıdır. Müziğini hatırlayalım, duyguları bundan güzel ifade etmenin bir başka yolu varmıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder