Translate

Fikret Kızılok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fikret Kızılok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Taş, belki de müzik tarihinin ilk ritm aletidir.


Bir taşın nesi var iki taşın sesi var der gibi.
Bu net bir cevap bence..
Taşın hayatımızdaki yeri ise ne kadar başka değilmi ..
Onun için Veysel gözüyle bakalım dedim.
Veysel'in Tanrıya olan sevgisi, onu ona şikayet edecek kadar ululaşmış, saf temiz, taş toprak kokan buruk deyişi ile .. Beni anla der gibi...

Konu da taş olunca; bakalım şöyle.

Taş; kimine ev, kimine gülle, kimine balta, usta bir elde sanat olmuş taş. Yolcuya yol, susuza çeşme, dindara mabet, Babil'e kule...
kimine türbe, kimine mezar taşı olmuş taş .
... ve bugüne dek gelmiş. En basit şekli ile Güney Amerika köylülerinin elinde bir protesto aleti olmuş taş.

Kaçtık dağların başına.. BACIN ÖNDE BEN ARKADA...


Arkası yarın mı desem eskiden böyle hikayeler vardı.

Bir 45 lik türküsü hikayesi diyelim biz, sizde okurken çözezeceksiniz zaten..
‘Sevenleri sevdiğine versinler’ versinlerde eğlenelim çoşalım, mutluluklarını paylaşalım değilmi ? ama nerdeee… yaşadığımız bu coğrafyada bu işi hep zora koşmadılarmı yıllarca belkide hala devam ediyordur.
Konu aslında çok farklı, belki de müzik tarihimizin ilk Clik bait ’i olan bu eserde, ne ana – baba ne de dayı – emmi istemediler bu evliliği. Çalınan bütün kapılar yüzlerine kapandı sevenlerin.
Resmi olsun istediler muhtar mührü basmadı, imam dediler o da kıymadı nikahı, elleri ellerine kavuşmadı sevenlerin bir türlü o köyde.
İşin içine Jandarma girdi gece basıverdi köyü, düdüğün üstüne çaldı bir düdük, ay karanlıktı aşıklar gaz lambasını da söndürdüler. Mümkünü yok dedi oğlan başka yolu kalmadı. Kaçtılar dağlara doğru …
Unutmadan bir de bebe var bir yaşına yakın gelinin kucağında.
Devam ediyor hikaye;