Zaman zaman değil, her zaman Fikret Kızılok
Öğrenim hayatına Galatasaray Lisesi’nin ilkokul bölümünde başladı. Müzikle ilk tanışması da bu yıllarda oldu. İlk enstrümanı, doğum gününde hediye edilen kırmızı bir akordeondu. Müzik derslerini sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babasından aldı. İlk sahne deneyimini ise 23 Nisan’da Taksim Belediye Gazinosu’nda düzenlenen okul müsameresinde yaşadı. “Fikret Kızılok ve Orkestrası” adlı küçük grubun üyeleri, sınıf arkadaşlarıydı ve halk türküleri çalarak büyük alkış topladılar.
Ortaokul ve lise yıllarında konserlerine devam etti. Lise döneminde akordeonu bırakarak gitar çalmaya başladı. Bu yıllarda en büyük destekçileri, Galatasaray Lisesi'nde üst sınıflarda okuyan Barış Manço ve Timur Selçuk oldu. Grubun adı da değişerek “Veliahtlar” adını aldı. Lise sonrası da bu grupla çalışmalarını sürdürdü.
1964’te Kadıköy’de oturdukları dönemde yakın arkadaşı Cahit Oben ile yeni bir grup kurarak profesyonel müzik yaşamına adım attılar. Bas gitarda Koray Oktay, davulda Erol Ulaştır’la birlikte “Cahit Oben 4” grubunu kurdular. Kendilerini “daha çok Beatles tipi müzik yapan bir grup” olarak tanımlayan Cahit Oben 4, İlham Gencer’in işlettiği Çatı Gece Kulübü’nde sahne almaya ve mahalle konserleri vermeye başladı. Kendi imkânlarıyla iki 45’lik plak çıkardılar. İlk plakta “I Wanna Be Your Man” ve “36 24 36” gibi yabancı şarkılar vardı. İkinci plakta ise “Silifke’nin Yoğurdu” ve Kızılok’un ilk bestesi olan “Hereke” yer aldı.
Bu süreçte Fikret Kızılok, dişçilik yüksekokuluna da devam ediyordu. Bir süre sadece eğitimine odaklandı, ancak müzikten kopamayacağını anlayınca ilk solo plağını çıkardı: “Ay Osman - Colours / Sevgilim - Baby”. Ancak bu plak fazla ses getirmedi ve Kızılok eğitimine ağırlık vermeye karar verdi. Yine de dönem dönem arkadaşlarının kurduğu Kaygısızlar grubuyla çalıştı, Barış Manço'ya eşlik etti.
Dişçilik eğitiminin son yılında, mahalleden arkadaşı Arda Uskan ile çıktığı bir yolculuk müzik hayatını tamamen değiştirdi. Bu süreçte Âşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü farklı bir düzenlemeyle kayda aldı ve bu ikinci solo 45’liği, onun için bir dönüm noktası oldu. Arka yüzünde ise sözlerini kendisinin yazdığı “Benim Aşkım Beni Geçti” yer aldı. Plağın kapağında şu ifadeye yer verdi:
“Piyasa, öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki, beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim...”
Kızılok’un gerçek çıkışı ise “Yumma Gözün Kör Gibi / Yağmur Olsam” plağıyla geldi. Her iki beste de ona aitti. Gitar, tumba ve sazın yanı sıra tahta ve taş gibi sıradışı enstrümanlar da kullandı. Plağın başarısı ona ilk altın plağını kazandırdı.
Ardından “Söyle Sazım” adlı 45’lik geldi. Bu parça, 17 perdeli ‘Hüseyni’ düzende üç değişik sazın Batı anlayışıyla ve çok sesli olarak kullanıldığı bir eserdi. Arka yüzünde ise Karacaoğlan’dan bestelediği “Güzel Ne Güzel Olmuşsun” vardı. Plak listelere girdi ve Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ını zirveden indirdi.
1970 yılının sonunda Hey dergisinin düzenlediği “Yılın Müzik Oskarları” anketinde, bu üç parça listede ilk dörtte yer aldı ve Kızılok, “Yılın Erkek Şarkıcısı” seçildi.
1971’de Siverek yolunda turne sırasında donma tehlikesi geçirdi ve bir kamyon şoförü tarafından kurtarıldı. Bu olaya ithafen yaptığı plakta “Emmo” adlı parça yer aldı. Arka yüzde ise Ahmed Arif’in şiirinden bestelediği “Vurulmuşum” bulunuyordu. 1972’de bu şarkıyla Bulgaristan’daki Altın Orfe Festivali’ne katıldı.
1973’te Grafson firmasıyla anlaştı ve “Bir Ali Var” adlı oyun için hazırladığı parçaları plaklaştırdı: “Gün Ola Devran Döne”, “Anadolu’yum”, “Leylim Leylim (Kara Tren)”, “Köroğlu Dağları”, “Tutamadım Ellerini”, “Gözlerinden Bellidir”. Bu dönemdeki eserleri başka sanatçılar tarafından da yorumlandı.
1975’te Aşık Veysel’in vefatından sonra müziğe ara verdi. Ancak Tehlikeli Madde adını verdiği grubuyla tekrar sahneye döndü. Bu dönemdeki “Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı” plağı dikkat çekti. “Ay Battı”, enstrümantal bir şarkı olarak ayrı bir yere sahiptir. “Anadolu’yum 75” adlı plağı da bu dönemde yayımlandı.
Son 45’liği, 1976’da Mahzuni Şerif’ten “Biz Yanarız” ve Aşık Veysel’den “Sen Bir Ceylan Olsan” oldu. Ancak bu plak eleştirildi ve Kızılok bir süre ortadan kayboldu. 1977’de “Not Defterimden” adlı albümle geri döndü. Bu deneysel çalışmada Nazım Hikmet şiirine atonal altyapılar ekledi. Ancak albüm kısa sürede toplatıldı ve 1993'e kadar yeniden yayımlanmadı.
Plak şirketlerinin ticari kaygılarla yapıtlarını yayımlamaması nedeniyle müziği bıraktığını açıkladı. O döneme dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller kazanmıştı.
1980’lerde müziğe farklı bir türle döndü. Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, Mutlu Torun gibi sanatçılarla birlikte Çekirdek Sanat Evi'nde atölye çalışmaları yürüttü. Bu dönemde “Pencere Önü Çiçeği” gibi eserler ortaya çıktı. Daha Batılı bir müzikal anlayış benimsedi.
1995’te yayımlanan “Demirbaş” albümüyle geniş kitlelerle yeniden buluştu. Bu albüm, kültürel, entelektüel ve siyasal yergiyle o dönemin “pop” müziğine güçlü bir alternatif sundu.
1998’de yayımlanan veda albümü “Mustafa Kemal – Devrimcinin Güncesi”, lirik ve destansı bir anlatım taşıyordu. Şarkıların büyük kısmı resitatif (konuşma tarzı) yorumlarla seslendirilmişti.
Fikret Kızılok, 22 Eylül 2001’de, uzun süredir yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hastanede hayatını kaybetti.
“Ben niye meşhur olduğumu bilmeden meşhur oldum; çocuktum o zaman... Ondan sonra mekanizmanın nasıl çalıştığını 13. plağım ‘Yumma Gözün Kör Gibi’yle gördüm ve derhal kendimi yok ettim. Meşhur olmanın benim için bir anlamı olmadığını anladım. Ondan sonra kendi yaşamımı şarkı yapmaya başladım ve daha mutlu oldum.
Değerli olmak önemli… Müziğim, sesim, şarkılarım tanınsın; ama ben tanınmayayım. Meşhur olmak bir hastalıktır.
Dünya halklarının yüzde 80’i bilinçsiz, sadece üretim için yaşıyor, Amerika da dahil. Gerçek entelektüel oranı yüzde 5’i bile bulmaz.
Demek ki cahil olan yüzde 80’le ilişki kurarak meşhur oluyorsun. Böyle meşhur olmak, aslında utanılacak bir şey. Ben utanırım.
Bir insan ne kadar değersizse, meşhurluk ipine o kadar çok sarılır. Bunun için her şeyi yapar...”
— Fikret Kızılok
Fikret Kızılok Çalışmaları :
1965 - I Wanna Be Your Man / 36 24 36
Silifke'nin Yoğurdu / Hereke
Makaram Sarı Bağlar / Halime
Fikret Kızılok ve Üç Veliaht
1965 - Belle Marie / Kız Ayşe
Solo 45'likler:
1969 - Uzun İnce Bir Yoldayım / Benim Aşkım Beni Geçti
1970 - Yağmur Olsam / Yumma Gözün Kör Gibi
Söyle Sazım / Güzel Ne Güzel Olmuşsun
1971 - Vurulmuşum / Emmo
Gün Ola Devran Döne / Anadolu'yum
1972 - Leylim Leylim (Kara Tren) / Gözlerinden Bellidir
1973 - Köroğlu Dağları / Tutamadım Ellerini
Bacın Önde Ben Arkada / Koyverdin Gittin Beni
1975 - Anadolu'yum '75 / Darağacı
1976 - Biz Yanarız / Sen Bir Ceylan Olsan
Fikret Kızılok ve Tehlikeli Madde
1974 - Aşkın Olmadığı Yerde / İnsan mıyım Mahluk muyum Ot muyum
Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı
Solo Albümler:
1983 Zaman Zaman
1990 Yana Yana
1992 Olmuyo Olmuyo(Düşler)
1995 Demirbaş
1995 Yadigar
1998 Mustafa Kemal-Devrimcinin Güncesi
1999 Gün ola devran döne
Bülent Ortaçgil ile:
1986 Pencere Önü Çiçeği
2007 Büyükler İçin Çocuk Şarkıları
Toplama Albümler:
1993 Seçme Eserler - 68'ler 2
Kitaplı Kasetler:
1995 Demirbaş
1996 Vurulduk Ey Halkım...
1999 Bir Devrimcinin Güncesi
Önemli Şarkıları:
Yeter ki
Zaman Zaman
Gönül
Sevda Çiçeği
Gecenin Üçünde
Gidiyorsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder