Translate

Eşref - Siz, hala “Eşref”i güçlü, kuvvetli, yürekli, yiğit ve yağız bir delikanlı olarak bilirsiniz, öyle değil mi? Hiç de değil…

 


Aman Eşref

Siz, hala “Eşref”i güçlü, kuvvetli, yürekli, yiğit ve yağız bir delikanlı olarak bilirsiniz, öyle değil mi? Hiç de değil…

     Bunu da nereden çıkardınız diyebilirsiniz…

     Şöyle:

     Hani meşhur bir Şanlıurfa türküsü var; Aman Eşref diğer adıyla da, Hayatları değirmi.

     Yavuz Tapucu bu türküyü Ahmet Yılmaztaş ve Bedirhan Kırmızı'dan derlemiş. Yücel Paşmakçı da notaya almış. Türküyü bir çok sanatçı kasedinde, albümünde, plağında okumuş.

     Şanlıurfa'da, “hayat” evin avlusu, bahçe, “değirmi” de yuvarlağa yakın, oval anlamına gelirmiş. Sakıplar (Sakıpzadeler)'da Şanlıurfa eşrafından olup, gururlu ve onurlu bir sülalenin lakabı. “Gelemi” sözcüğü de yine bu yörede, “gelemiyor” anlamında kullanılan bir sözcük.

     Hemen herkesin bildiği büyük bir keyifle dinlediği bu türkü bir ağıt. Hemen belirteyim; Eşref de delikanlı-erkek değil, yürekli ve onurlu bir kız. Yani Sakıpzadeler sülelesinin üç kızından biri.

Kasetçalar da ‘Gitme’ çalıyor



Kasetçalar da ‘Gitme’ çalıyor

tabiki Derviş yorumluyor, eser bitiyor Babam devam ediyor… O’ nun askerlik anılarından ve doyamadıklarımızdan devam ediyoruz. Sadık, Müslüm, Yavuz, Ali gibi..
Hepsine de rahmet olsun nur içinde uyusunlar.
‘GİTME’ müthiş bir kelime öyle değilmi Kemal diye soruyor.
Dinliyorum ve bir şey kaçırmamaya çalışıyorum,
O hep öyle dopdoludur yakalayınca bırakmam , güzel anektotlar paylaşıverir.

O arada yakaladım yine…
Asker ocağı bildiğiniz yazıhane işte, Odaya girdim selam sabah konuşuyorum kendi kendime, bir baktım Yavuz herzaman ki gibi.. ritim tutmuş mırıldanıyor parmakları ise ona eşlik ediyor diyor.  Yavuz, Baba sus diyerek işaret dilini kullanıverdi bana..
bitene kadar bende Yavuz’ un çikolatalarından atıştırıp onu dinledim, bir şeyler yerli yerine oturunca, ancak başladık sohbete, bir türlü sözlerini yazamadığını ifade ediyor 

Çukurovanın Prensi Sadık İçlises



Çukurovanın Prensi
Sadık İçlises

Sarı Sultan Adana'nın Karaisalı kazasının Çungurlu köyündendir. Sarı Sultan'a aynı köyden, köyün sığırlarını güden Kör Bayram aşık olur, fakat Sultan'ı Bayram'a vermezler. İki aşıkta anlaşarak kaçarlar.
Bayram'la Sultan'ın kaçtığı duyulduktan sonra Sultan'ın babası kaçan iki aşığı şikayet eder ve yakalatır. Yakalanan iki aşık mahkemeye çıkmak üzere nezarete atılır. Kız tarafı Sultan'a, Bayram'ın kendisini zorla kaçırdığını söylemesi için baskı yaparlar. Baskılara dayanamayan Sultan, mahkemede bu şekilde ifade verir. Bayram tutuklanarak hapishaneye gönderilir, Sultan ise serbest bırakılır. Tutuklanan Bayram, mahkemeden çıkıp hapishaneye giderken irticali olarak Sarı Sultan türküsünü yakar.
Bu Barakdağı bozlağını sanatçımız Sadık İçlises den dinliyoruz.
'İki Jandarma ile Bir Onbaşı' diğer adıyla SARI SULTAN, yine mükemmel sözler ve emsalsiz bir yorum,

diğer önemli konu ise Çirkin Kral Yılmaz Güney 'in 1959 yılında yapmış olduğu 'Tütün Zamanı' adlı filimin konusunun, Sarı Sultan türküsünü çok güzel anlatıyor olması her iki Sanatçımızıda Rahmetle Anıyoruz.





Müzigin Başkenti Adana



Müzigin Başkenti Adana - Saathane, Çarşı Hamamı - Görsev Plak ve Kolonyacı


Eskiden ne kadar plak ve kolonya alırdık , bayram yaklaşınca boş cam şişeler gider renk renk damacanlardan çeşitli kokulardan kolonyalar alırdık.
İşte o günlerin eski bir Adana delikanlısından anektotlar.
Baba be; Eskiden Büyük Saathanenin karşısında Görsev kardeşler plakçı vardı, Mahmut ve Abdullah Kardeşler sahipleriydi. Baba o zaman Sahibinin Sesi (köpek marka) , Odeon Marka Taş Plakları vardı. Ustam yav Abdullah Yüce'nin Bu Ne Sevgi Bu Ne Izdırap, Hafız Burhan'ın Heryer Karanlık, Cahit Seyhanlı'nın Veremli Kız, Hamiyet Yüceses'in Bakmıyor Çeşmi Siyah - Ada Sahillerinde Bekliyorum, Müzeyyen Senar'ın Keklik Dağlarda - Anar Ömrümce Giden Sevgilileri, Safiye Ayla' nın Yanık Ömer - Çile Bülbülüm Çile, Zeki Müren'in Bir Tatlı Tebessüm - Canımın Yoldaşı Ol - Manolyam, Münir Nürettin Selçuk'un Saçlarıma Ak Düştü - Sana Ad Bulamadım, Neşe Can'ın Belki Bir Sabah Geleceksin - Rüzgar Kırdı Dalımı, Nuri Sesigüzel'in Aynaya Baktım Saç Beyaz Olmuş - Karakaş Gözlerin Elmas - Ahmet Sezgin'in Deryada Bir Salım Yok, Müslüm Gürses'in Sevda Yüklü Kervanlar, Sadık İçlises'in Mor Keçeyi Boyamadım (Le Le Çoban) plaklarını hep buradan aldım. Plaklar çıkmadan sipariş verirdik , öyle her plağı bulup alamazdık.
Plakçı Abdullah dayım 'Dost sanma her zaman güleni, gülde güzel kokar sonra batar dikeni' derdi.
Aboo unutuyorum ya Ağam yav ; burada kolonyada satılırdı açayip güzel bir revidor kolonyası vardı üstüne kolonya görmedim valla, nerde o güzel günler baba şimdi ne plak ne plakçı nede eski adamlar kaldı. Ağam be başınızı ağrıttım hadi bize eyvallah emmim..
Bu yazı alıntıdır - Fotoğraf Değerli Ses ve Fotoğraf Sanatçısı Mesut Eray arşivindendir.



Hadi bana bir şarkı bir türkü söyle, biraz müzik ver!


Hadi bana bir şarkı bir türkü söyle, biraz müzik ver!

Manikürlü tırnakları, kaygan bıyıkları ve baygın bakışlarıyla Ümit’in şarkıları kulağına geliyorsa, muhtemelen okulun önünden geçen camı açık bir Hacı Murat’tan yankılanıyordur ama kaseti teybe koyan asla sen değilsindir.
Çünkü şarkıyı kendince mırıldanmaktan öteye geçemezsin.
Bak 'Nikahına beni çağır sevgilim' diyor sıkıyorsa gidebilirsin ama gitmek cesaret ister.
'Kim bu adam?' diye sorarlarsa diye, düşünüp vazgeçiyorsundur.
Kız liselerinin önünde zilin çalmasını bekleyenler , diğer yanda içeride eteklerinin belini yukarı kıvırmaya çalışanlar var.
Bir diğer yanda ise oyunun nasıl oynanması gerektiğini zaten biliyormuş gibi davranan kıdemli abiler var,
ama ne hikmetse her dönüş yolunda ayağı kırılmış o tahta masanın vefasına razı olacak tiplerdi bunlar diyelim.


Bayan Yok-Yok






     

Bayan Yok-Yok


Kul Ahmet'in Türküsü Yoh-Yoh ona ün sağladı. Bu türkü Antuan Şoriz'n Disco Plak şirketinden 45'lik plak olarak 1969'da çıktı. Plağın arka yüzünde Aşık Veysel'in Karatoprak'ı bulunuyordu.
1969'da Yunus Emre'den bestelediği Bana Seni Gerek Seni ile Ankara'da Hafif Batı Müziği Düzenleme Ödülünü aldı. Yine 1969 yılında Fransa'da Jacques Brel ile paylaştığı Dario Moreno Ödülü'nü aldı. Fransız televizyonuna çıktı. Monacca Prensesi Grace Kelly tarafından televizyon festivallerine davet edildi. Gilbert Becaud ve Josephine Baker ile konserler verdi. Romanya'da Brşov uluslararası müzik festivaline katıldı. Kritik Ödülü'nü aldı. 1970 yılında Türkiye'de yılın en iyi şarkıcısı seçildi. Aynı yıl Bulgaristan Uluslararası Altın Orfe Müzik Festivali'nde üçüncü oldu. Dışişleri tarafından gönderildiği Napoli'de bir dizi konser yaptı. Sabiha Keyn'nin dizayn ettiği Yok Yok kostümünü katıldığı festivallerde, televizyon programlarında giymeye başladı. Çok sükse yaptı. 1972'de Türk Cumhuriyetleri'ne ve Moskova'ya gitti, programlar yaptı. Tokyo'da, Seul'de Hong Kog'da verdi, televizyona çıktı. Aynı yıl Sofya televizyonu için program yaptı. 1973'te davet üzerine İsrail'e gitti. Kudüs Tiyatrosu'nda konser verdi. İngiltere, İtalya, Belçika ve Tunus'a gitti, konserler verdi. 1974'te Avusturalya'ya gitti. Sidney ve Melbourne'de konserler verdi. 1975'te İsrail'de düzenlenen Akdeniz Halk Şarkıcıları Festvali'ne katıldı, dördüncü oldu.

Bir türkü bir türk'ün hikayesi


 

Bir türkü'n hikayesi



Adına türküler yakılan o eski şehrin nedir ki suçu, “… ıssız kalasın…” diye bir ilenmeyle başlar. Bir şehir için dile getirilebilecek en büyük beddua ıssız kalmasını istemek olmaz mı? Belki bu yüzden terk edip gitti o şehri şenlendiren feraceli kadınlar, kırmızı fesli, kaytan bıyıklı kumral delikanlılar…
Bu türküyü söyleyenin ahı tuttu belki de , Saatli Selimpaşa Camii’nin cemaati dağıldı, bezirganlar Hamza Bey bedestenini boşalttı, Islahhane hamamının kurnalarından kaynar sular akmaz oldu, Alaca İmareti yıkılıp gitti, İkilüleli tekkesindeki zikir sesleri kesildi.
Bu türkünün ilenciyle asırlık çınarlar devrildi, suyu soğuk çeşmeler kurudu, cumbalı evlerin kafesli pencerelerindeki utangaç kızlar kayboldu. Baldıranlar sardı o güzel şehrin bahçelerini, bağlarını, bir asra yakındır ki yarsız kaldı, Türkçe’siz kaldı, Türk’süz kaldı…

Gittiğin yerde, şarkı söyle Kuzeyin Oğlu ve bize de duyurmayı unutma



Gittiğin yerde, şarkı söyle Kuzeyin Oğlu 
ve bize de duyurmayı unutma

Duydum ki birkaç eser varmış
Volkan’ın okuduğu Tanrı’nın hoşlandığı , Onun için çağırmış yanına …
Cennetin sesleri birer birer ayrılırken aramızdan, yerini yenilerinin almasını beklemek düşüyor biz fanilere.  Müzik hiç bitmesin, doyamadıklarımız öyle çabuk gitmesin.



Volkan Konak (1 Şubat 1967, Maçka, Trabzon - 31 Mart 2025, Gazimağusa ), Türk halk müziği sanatçısıdır. 2006 yılında çıkardığı albümü, MÜ-YAP tarafından altın plak ile ödüllendirilmiştir.

Volkan Konak, 1 Şubat 1967 tarihinde Trabzon'un Maçka ilçesinin Yeşilyurt köyünde doğdu. ilk, orta ve lise eğitimini Maçka'da tamamladıktan sonra öğretmeninin teşvikiyle 1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'na girdi. 1988 yılında konservatuvarı bitirip aynı yıl İstanbul Teknik Üniversitesinde Halk Müziği üzerine Sosyal Bilimler yüksek lisans eğitimine başladı. 1991 yılında yüksek lisans eğitimini tamamladı.

30 Mart 2025 tarihinde KKTC'de konser verdiği esnada kalp krizi geçirdi. Daha sonra çağrılan ambulans ile Gazimağusa Devlet Hastanesine kaldırılan 58 yaşındaki sanatçı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen 31 Mart 2025 tarihi saat 00.42’de öldü. 1 Nisan tarihinde Barbaros Hayrettin Paşa Camii'nde cenaze namazı kılındı. Cenazesi 2 Nisan tarihinde, memleketi Trabzon'un Maçka ilçesinin Güney Mahallesi'nde defnedildi.

Diskografi

Stüdyo Albümleri
1989: Suların Horon Yeri
1993: Efulim
1994: Gelir misin Benimle
1996: Volkanik Parçalar
1998: Pedaliza
2000: Şimal Rüzgarı
2003: Maranda
2006: Mora
2009: Mimoza
2012: Lifor
2015: Manolya
2017: Klasikler 1
2019: Dalya


Abdel Halim Hafez - Fincanın falcısı


Abdel Halim Hafez

Fal ve Falcılarla ilgili sanıyorum ülkemizde de Türkçe sözlü Plaklar okundu, ilk başta aklıma gelenlerden Kamuran Akkor'un yorumu ile Hakkı Bulut bestesi 'Falcı', Behiye Aksoy Hanımefendinin 'Devam et falcı dedim' geliyor ama en çok etkili olanlardan mesela Cengiz Tekin Üstadımızın bize ayrılık gözüküyor bu çıkan falda birleşmemiz imkansız 'Falcı da farkında' adlı bestesi hafife alınır gibi değildi .

Sözlerini anlamakta biraz zorlansamda birazcık Arapçam ile biraz da tercüme ile çeviride bulunduğum aşağıda dinleyeceğiniz eser gerek müziği ile gerekse sanatçının yorumu ile bütün bildiklerimi unutturdu ve liste başı oldu Falcı konusunda...

Fincanın falcısı

Çevrilmiş fincanıma baktı, gözlerinde korkuyla oturdu.